PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V)'İN HAYATI
(2. BÖLÜM)
Efendimizin Dünyaya Teşrifleri Sırasında Meydana Gelen Hârikâ Hâdiseler;
Çünkü hilkat ağacının çekirdeği odur. Kadîr-i Zülcelâl, onun gelişini takdir etmemiş olsaydı, kâinat da, insan da olmayacaktı; dolayısıyla, imtihan dünyasının kapısı da açılmayacaktı. “Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, Nur-u Muhammedî, o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir. Eğer o âlem-i kebir, bir şecere tahayyül edilirse, Nur-u Muhammedî, hem çekirdeği, hem semeresi [meyvesi] olur. Eğer dünya, mücessem bir zîhayat farzedilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur.”[1]
İşte, “Sen olmasaydın ey Habîbim, felekleri [kâinatı] yaratmazdım!” kutsî hadisi, bu sırra işaret etmektedir.
Ayrıca Efendimizin risâleti, diğer peygamberler gibi hususî değil, umumî ve cihanşümûldür. Buna binaen, elbette, dünyaya teşrifleri esnasında birtakım harika hadiseler vücuda gelecekti ve bu hadiseler, akıl ve basîret sahiplerini düşünceye sevkedecekti!
Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri esnasında belli başlı şu harika hadiseler meydana geldi:
Teşrif Ettikleri Gece Bir Yıldız Doğdu
Yahudiler arasında birçok âlim vardı. Bunlar, kitaplarında Allah Resûlünün geleceğini görüp öğrenmişlerdi. Yıldızlardan hüküm çıkarmada da usta sayılırlardı. Efendimizin doğumu gecesinde bir yıldız parlamış ve Yahudi âlimler bu yıldızdan Ahir zaman Peygamberinin dünyaya teşrif ettiklerini anlamışlardı.Resûl-i Zîşan’ın meşhur şâiri Hassan b. Sâbit (r.a.), bu hususu şöyle anlatmıştır:
“Ben, sekiz yaşlarında var, yoktum. Biliyorum. Bir sabah vakti, Yahudinin biri ‘Hey Yahudiler!’ diye çığlık atarak koşuyordu. Yahudiler, ‘Ne var, ne yırtınıyorsun?’ diyerek adamın başına üşüştüler. Yahudi şöyle haykırıyordu:
“‘Haberiniz olsun: Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyaya geldi.’”[2]
İbni Sa’d’ın naklettiği konuyla ilgili bir rivayette ise, şöyle denilmektedir:
“Mekke’de oturan bir Yahudi vardı. Allah Resûlünün doğdukları gecenin sabahı Kureyşlilerin karşısına çıktı ve sordu: ‘Bu gece kabilenizden bir oğlan çocuk doğdu mu?’ Kureyşliler, ‘Bilmiyoruz’ cevabını verince, adam sözlerine devam etti: ‘Varın, gidin, soruşturun, arayın. Bu ümmetin peygamberi bu gece doğdu. Sırtında alâmeti var.’
“Kureyşliler, varıp soruşturdular ve gelip Yahudiye haber verdiler: ‘Bu gece Abdullah’ın bir oğlu dünyaya geldi; sırtında bir nişan var.’
“Yahudi, gidip peygamberlik alâmetini gördü ve aklını kaybetmişçesine şöyle haykırdı:
“‘Peygamberlik artık İsrailoğullarından gitti! Kureyşlilere öyle bir devlet gelecek ki haberi doğudan batıya kadar ulaşacaktır.’”[3]
Demek, gökkubbe, pırıl pırıl yıldız kandilleriyle, Resûl-i Kibriya Efendimizin gelişini alkışlıyordu.
Kaynak; [1] Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 106.[2] Kastalani, Mevahibü’l-Ledünniyye, c. 1, s. 22.[3] İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 162-163.[4] Taberî, c. 12, s. 131-132.[5] Mezdek (Mazdek) adında birinin kurduğu, eski İran’da dinî bir mezheptir. Zerdüşt tarafından va’z edilen Maniheizmin ıslah edilmiş bir şekli olarak gören ve kabul edenler de vardır. Bu mezhebin bilinen belli başlı hususîyeti, mülkte ve kadınlarda iştiraki kabul etmesidir. Bunun yanında, zühdle ilgili olarak hayvanları öldürmek ve etini yemek de, bu mezhebin yasakladığı şeyler arasındadır (İslam Ansiklopedisi, c. 8, s. 201-205).[6] Taberî, Tarih, c. 2, s. 131; Kadı İyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 726-733; Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 161-163.[7] Bediüzzaman Said Nursî, a.g.e., s. 163.Yazar: Salih Suruç, http://www.resulullah.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder