26 Eylül 2012 Çarşamba

Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Hayatı Doğum Öncesi, Doğumu ve Çocukluğu


PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V)'İN HAYATI
(2. BÖLÜM)
 
Efendimizin Dünyaya Teşrifleri Sırasında Meydana Gelen Hârikâ Hâdiseler;
 
Kâinatta en büyük hadise, hiç şüphe yok ki Kâinatın Efendisi Peygamberi­miz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) dünyaya teşrifleri hadisesidir.
Çünkü hilkat ağacının çekirdeği odur. Kadîr-i Zülcelâl, onun gelişini takdir etmemiş olsaydı, kâinat da, insan da olmaya­caktı; dolayısıyla, imtihan dünya­sının kapısı da açılmayacaktı. “Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap na­zarıyla bakılırsa, Nur-u Muhammedî, o kitabın kâtibinin kaleminin mürekke­bidir. Eğer o âlem-i kebir, bir şecere tahayyül edilirse, Nur-u Muhammedî, hem çe­kirdeği, hem semeresi [meyvesi] olur. Eğer dünya, mücessem bir zîha­yat farzedilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur.”[1]
İşte, “Sen olmasaydın ey Habîbim, fe­lekleri [kâinatı] yaratmazdım!” kutsî hadisi, bu sırra işaret etmektedir.
Ayrıca Efendimizin risâleti, diğer peygamberler gibi hu­susî değil, umumî ve cihanşümûldür. Buna binaen, elbette, dünyaya teşrifleri esnasında birtakım harika hadiseler vücuda gelecekti ve bu hadiseler, akıl ve basîret sahiplerini düşünceye sevke­de­cekti!
Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri esnasında belli başlı şu ha­rika hadiseler meydana geldi:

Teşrif Ettikleri Gece Bir Yıldız Doğdu

Yahudiler arasında birçok âlim vardı. Bunlar, kitaplarında Allah Resûlünün geleceğini görüp öğrenmişlerdi. Yıldızlardan hüküm çıkarmada da usta sayı­lırlardı. Efendimizin doğumu ge­cesinde bir yıldız parlamış ve Yahudi âlimler bu yıldızdan Ahir zaman Peygamberinin dünyaya teşrif ettiklerini anlamış­lar­dı.

Resûl-i Zîşan’ın meşhur şâiri Hassan b. Sâbit (r.a.), bu hususu şöyle anlat­mıştır:
“Ben, sekiz yaşlarında var, yoktum. Biliyorum. Bir sabah vakti, Yahudinin biri ‘Hey Yahudiler!’ diye çığlık atarak ko­şuyordu. Yahudiler, ‘Ne var, ne yır­tı­nıyorsun?’ diyerek adamın başına üşüştüler. Yahudi şöyle haykırıyordu:

“‘Haberiniz olsun: Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dün­ya­ya geldi.’”[2]

İbni Sa’d’ın naklettiği konuyla ilgili bir rivayette ise, şöyle denilmektedir:

“Mekke’de oturan bir Yahudi vardı. Allah Resûlünün doğdukları gecenin sabahı Ku­reyşlilerin karşısına çıktı ve sordu: ‘Bu gece kabilenizden bir oğlan çocuk doğdu mu?’ Ku­reyşli­ler, ‘Bilmiyoruz’ cevabını verince, adam sözlerine devam etti: ‘Varın, gidin, soruşturun, arayın. Bu ümmetin peygamberi bu gece doğdu. Sırtında alâmeti var.’

“Ku­reyşliler, varıp soruşturdular ve gelip Yahudiye haber verdiler: ‘Bu gece Abdullah’ın bir oğlu dünyaya geldi; sırtında bir nişan var.’

“Yahudi, gidip peygamberlik alâmetini gördü ve aklını kaybetmişçesine şöyle haykırdı:
“‘Peygamberlik artık İsrailoğullarından gitti! Ku­reyş­li­le­re öyle bir devlet ge­le­cek ki haberi doğudan batıya kadar ulaşacaktır.’”[3]

Demek, gökkubbe, pırıl pırıl yıldız kandilleriyle, Resûl-i Kibriya Efendimi­zin gelişini alkışlıyordu.

Kaynak; [1] Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 106.[2] Kastalani, Mevahibü’l-Ledünniyye, c. 1, s. 22.[3] İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 162-163.[4] Taberî, c. 12, s. 131-132.[5] Mezdek (Mazdek) adında birinin kurduğu, eski İran’da dinî bir mezheptir. Zerdüşt tarafından va’z edilen Maniheizmin ıslah edilmiş bir şekli olarak gören ve kabul edenler de vardır. Bu mezhebin bilinen belli başlı hususîyeti, mülk­te ve kadınlarda iştiraki kabul etmesidir. Bunun yanında, zühdle ilgili olarak hayvanları öldürmek ve eti­ni yemek de, bu mezhebin yasakladığı şeyler ara­sındadır (İslam Ansiklopedisi, c. 8, s. 201-205).[6] Taberî, Tarih, c. 2, s. 131; Kadı İyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 726-733; Bediüzzaman Said Nursî, Mektûbat, s. 161-163.[7] Bediüzzaman Said Nursî, a.g.e., s. 163.Yazar: Salih Suruç, http://www.resulullah.org/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder