7 Kasım 2012 Çarşamba

Fetih Sûresi'nin üç âyetinin çok mucize yönleri vardır

Fetih Sûresi'nin üç âyetinin çok mucize yönleri vardır;

"And olsun ki Allah, Resûlu'nün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti. İnşallah hepiniz emniyet içinde ve saçlarınızı tıraş etmiş veya kısaltmış olarak Mescid-i Harama gireceksiniz.

Allah sizin bilmediğinizi bilir; onun için, Mekke'nin fethinden önce size yakın bir fetih daha ihsan etti. Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resûlunü hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Buna şahit olarak Allah yeter. Muhammed Allah'ın Resûlu'dür.

Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise, pek merhametlidirler. Sen onların rükû ve secde ettiklerini görürsün. Onlar Allah'ın lütfunu ve rızasını ararlar. Yüzlerinde ise, sevde izi vardır. Onların Tevrat'taki vasıfları budur. İncil'deki vasıfları şöyledir:

Onlar filizini çıkarmış, sonra git gide kuvvet bulmuş, kalınlaşmış ve gövdesi üzerinde yükselmiş bir ekine benzer ki, ekincilerin pek hoşuna gider. Allah'ın onları böylece çoğaltıp kuvvetlendirmesi, kâfirleri öfkeye boğmak içindir. Onlardan iman eden ve güzel işler yapanlara Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir" (Fetih, 27-29)

Fetih Sûresi'nin üç âyetinin çok mucize yönleri vardır. Birincisi: "And olsun ki Allah, Resûlu'nün gördüğü rüyanın hak olduğunu tasdik etti" Mekke'nin fethini meydana gelmesinden önce kesin şekilde veriyor. İki sene sonra haber verdiği tarzda meydana gelmiştir. İkincisi: Bundan önce size yakın bir fetih daha ihsan etti" âyeti ediyor ki: Hudeybiye anlaşması, gerçi zahiri olarak İslâm aleyhinde görülmüş ve Kureyşliler bir derece galip görünmüş olduğu halde manen Hudeybiye barışı, manevî büyük bir fetih hükmünde ve diğer fetihlerinde anahtarı olacak diye haber ediyor. Hudeybiye barış anlaşması ile gerçi maddî kılıç, kılıfına geçici olarak konuldu. Fakat Kur'an-ı Hakîm'in elmas gibi hakikatleri ortaya çıkarak akılları ve kalpleri fethetti. Barış yapılmasıyla birbirlerine karıştılar. İslâmiyet'in güzellikleri, Kur'an'ın nurları inat ve kavmi taassup perdelerini yurtarak, hükmünü icra ettiler Meselâ: Bir savaş dâhisi olan Hâlid Bin Velid ve bir siyaset dâhisi olan Amr İbn-ül Âs gibi, mağlûbiyeti kabul etmeyen zâtlar, Hudeybiye barış anlaşması ile cilvesini gösteren Kur'an hakikatleri onları mağlûp edip, Medine-i Münevvere'ye mükemmel bir bağlılık içinde gelerek İslâmiyet'e teslim olduktan sonra Hazreti Hâlid, bir "Seyfullah" (Allah'ın kılıcı) şekline girdi ve İslâmiyet'in fetihlerinin bir kılıcı oldu.(Lemâlar, Yedinci Lem'a, s.28)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder