15 Kasım 2012 Perşembe

Mahmut Efendi Hazretlerinden Kıssalarla Nasihatlar

 
Mahmut Efendi Hazretlerinden Kıssalarla Nasihatlar;

Kıssa-1.
Bir bayan ihvan kardeşimiz bize bir mektup ulaştırdı. 12 yaşında Mehmed isimli oğlu ortaokulu yeni bitirmişti. Eşim sürekli içki içer namazdan bi haber bir halde yaşardı. Eşimin bu haline sürekli içim yanardı ve bir gün Kemal Hoca Efendi’ye gittim.
Efendim eşime nasihat etseniz namazı yok, içki içer vs. diye anlattım. Kemal Hoca Efendi’de bana bu akşam geleceğini söyledi.
Kemal Hoca Efendi evimize geldi eşime vaazu nasihatlerde bulunup gitti.
Aradan bir hafta geçti vefat etti ama hala namaza başlamamıstı. Her gece Ya Rabbi bana eşimi göster diyerek yatardım.
Ve bir gece yine seccademin üzerinde aynı duayı yaparak uykuya daldım. Saat gece 4′te uyanır uyanmaz yanıma oğlumuda alarak merkez camisine gittim ve durumu Kemal Hoca Efendi’ye anlattım.
Rüyamda iki kişi bana geldi. Beni kaldırdı kalk yürü, sen kocanı görmek istiyorsun, kalk yürü, dedi. ve beni yer altı hücre gibi bir yere götürdüler. Ben içimden burada kocamın ne işi var diyorum. Sonra yer altında herkese özel odalar vardı. Ama ne göreyim bir hücre de hınzır bir hücrede köpek, bir hücre de vesair hayvanlar.
O an yanımdaki kişilere dedim ki benim burada ne işim var, kocamı görmek istiyorum.
Bana dediler ki; Allah’ın emrini yerine getirmeyenler sen insan mı saydın. Derken beni bir hayvan hücresi önüne götürdüler ve gittiler. Bir baktım öküz kafası ama kafadan aşağısı benim kocam.
Eşimin gözlerinden yaş akıyordu. Elimi kafasına uzattım, insan kafasına dönüştü ve bana sadece şu sözleri söyledi; “Önüme bak yem veriyorlar, ama diğerlerine vermiyorlar” Neden dediğimde; “Hani sen oğlumuz Mehmed’i Ortaokulu bitirdi diye İsmailağa’ya verdin ya medreseye ve ben sana izin verdim ya sırf sana bu konu da engel olmadım diye bana yemek veriyorlar.”
Kemal Hoca Efendi bu yaşananları Efendi Hazretlerimize anlatır.
Efendi Hazretlerimiz buyurur ki; Rabbimin kulları ahirete hayvan gibi gidiyor ve bu Mahmud bir şey yapamıyor”
 
 
Kıssa-2.
 
Tarikatta ilerlemiş birinin ilim ehli bir babası vardı. Zaman zaman ona;
 
Baba illa tarikata intisab et, yarın bizden kalb-i selimi isterler, derdi. Babası da kendisine;
 
Oğlum! Benim ilmim bana yeter, eğer ölüm anında şeytan karşıma çıkarsa, ben bu ilmimle, ona papucunu ters giydiririm, derdi. Ve nihayet o an geldi. Lakin hoca efendi bir türlü son nefesini veremiyor, çok ter döküyor, zorlanıyordu. Oğlu bunu görünce;
 
Baba niçin sıkıntıdasın? diye sordu. Babası;
 
Benden kalb-i selim istiyorlar evladım dedi. Oğlu;
 
Babacığım inanarak tam bir teslimiyetle gönlünü bize teslim et! Dedi ve babasına bir müddet teveccüh etti. Sonunda babasının sıkıntısı tamamen kalkınca;
 
Tamam oğlum, artık kalb-i selim verildi, diyerek ruhunu huzurla teslim etti.
 
 
Kıssa-3.

 
Mevla Teala bize nimetlerini sayıyor. Saymakla bitmez O'nun nimetleri. Bir tekkenin şeyhine Lokman Hekim zuhur etti.
 
"Bugünkü hastalıklar yemek artıklarının dökülmesinden oluyor" dedi. Karıncanın bacağı kadar da olsa nimet atılmamalı, yenmeli kırıklar toplanmalı. Millet sana açgözlü dermiş. Derse desin. Onlar yaratmadıki seni, Allah yarattı. Ondan başkasının ne cenneti var ne cehennemi var. Hz. Ömer (r.a) bir defasında kabristanı ziyaret etti ve ölülerle konuştu;
 
"İşte evleriniz başkalarına kaldı ve aileleriniz ile başkaları evlendi" dedi onlara. Onlar da;
 
"Hiçbir şey umurumuzda değil! Biz sadece Allah'ın yolunda niçin harcamadık onu düşünüyoruz" dediler.
 
Dünyada kalan kaldı. Ahiret bize çok şeyleri öğretecek Cemaat-i Müslimin.
 
Kaynak; Mehmet Kasım Güzelyurt-Ağustos 2008-Riyad


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder