11 Kasım 2012 Pazar

Bir Kirazın Hikâyesi


Bir Kirazın Hikâyesi

Yemyeşil ağaçların arasında yayla rüzgârla­rının okşadığı, soğuk pınarların beslediği kırmızı, dolgun ve parlak meyveleri olan bir kiraz ağacıyım ben. Yıllar önce yanımdaki ağaçtan var edildim. Yeniden dirilişin remzi olan bir mevsimde geliştim. Yaratıcı, erkek organ polenlerinin dişi organla tozlaşması ve döllenme reaksiyonları ile tohumlarımızı yaratmış. Dallarımdaki tomurcukların, ilkbaharda çatlayarak açılması ve bölünür hücrelerden (meristem) erkek ve dişi organın yan yana oluşumuyla çiçeklenmem gerçekleşir. Hücrelerimin bölünerek farklılaşması, bazı hormonlarımın (oksin, giberellin ve sitokinin) belli miktarlarda üretilmesi ile düzenlenmektedir. Çiçek sapıma bağlanmış yeşil çanak yapraklar içinde gelişen beyaz taç yapraklar, sıra sıra dizilerek erkek organın etrafını sarar. Çiçeğin ortasında bulunan dişi organ da ayrı bir sanat eseridir. İlkbaharda bir gelin gibi süslenmiş dallarımda açan çiçeklerle birçok böcek, arı ve kuş türü beslenir.

Bal arısı ve polenlerin buluşması

İlkbahar bütün güzelliği ile dağ ve ovaları kaplamıştı. Kiraz bahçelerinde hayata uyanışın ve var olmanın neşesi daha da iyi hissediliyordu. Kelebekler etrafımızda dönüyor, dudakları ile bal özlerimize tatlı tatlı dokunuyordu. Bal arıları taç yapraklarımızın ortasına dalışlar yapıyordu.

Hayat yolculuğum bir arının arka ayaklarındaki sepet tarzındaki cisimciklere tutunarak başladı. Polenlerim, bal arılarının arka bacaklarına takılabilecek mimaride yaratılmış. Tozlaşma neticesinde anterlerde (erkek organ) önce mayoz bölünme ile dört adet mikrospora sonra da endomitoz ile çiçek tozuna dönüştürüldüm. Çiçek tozlarım birçok canlı için şifalı ve faydalı besinleri ve ürememize vesile şifreleri taşır.

Çiçek tozlarım bir bal arısı tarafından keşfedilince, arı ile beraber birçok kiraz ağacının çiçeklerini ziyaret fırsatı buldum. Çevrede kekik, papatya ve gelincik gibi albenisi fazla çiçekler bulunmasına rağmen, bal arısının kiraz çiçeğini tercih etmesi mânidardı. Bal arıları, kovanlarına sabahtan akşama kadar aynı tür bitkinin çiçeğinden bal özü ve polen taşıyordu. Bu arada arılar, polenlerin bir kısmını kondukları çiçeklere taşıyarak tozlaşmaya vesile oluyordu. Çiçeğin polenler ile tozlaşması, binlerce bitki türünün tohum ve meyve oluşturulabilmesi için önemliydi.

Kiraz ağaçlarındaki üretim

Bal arısından ayrılmamla dişi organın tepesindeki odacığa tutunmam bir oldu. Dişi organın tepesinden aşağıya doğru oluşan kanalda, hücremdeki besler (vejetatif) çekirdek eriyerek kayboldu. Bu sırada sitoplazmik enzimlerin de yardımı ile geniş bir yol açıldı. Diğer üretken çekirdeğim, mitoz bölünmeyle iki sperm çekirdeğine dönüştürüldü. Yeni oluşan bu iki çekirdeğin görevleri tohum üretimi için çok önemliydi. Dişi çiçeğin yumurtalığına açılan bir tünelden içeriye aktarılarak farklı bir bölüme ulaştım. Sperm çekirdeklerimden biri, embriyo kesesinde polar çekirdeklerle birleşerek besin dokuya; diğer sperm çekirdeğim ise, tohum taslağında bekleyen yumurtayla birleşerek zigot denen bir hücreye dönüştürüldü. Zigot hücresinde ardı ardına meydana gelen mitoz bölünmeler ile nihayet embriyo hâline geldim. Embriyo dokularımdaki hücreler, çenek ve besin dokularından beslenerek gelişmeye devam etti. Bir yanda fotosentez faaliyetleri, bir yanda da topraktan akıp gelen sıvılar ile beslenerek büyüdüm. Tohum taslağında gelişmeye başladım. İncecik iletim demetlerinden gelen sıvılardan beslenerek her gün biraz daha geliştim. Kloroplastlarımda gündüzleri fruktoz, aminoasit, yağ asidi ve vitaminler gibi organik gıdalar sentezlenerek kırmızı bir meyveye dönüştürüldüm. Meyve kabuğumdaki hücrelerde bulunan yeşil kloroplastlar, uzun yaz günlerinde olgunlaşarak renk ve besin moleküllerinin bulunduğu kromoplast ve kırmızı likopinlere dönüştü. Kırmızı kabuğumun altında depolanmış organik ve inorganik besinler canlılar için onarıcı, düzenleyici ve enerji verici özellikler ihtiva eder. Özellikle çocukların gelişiminde önemli faydalarım vardır. İnsanların metabolizmasında, kan yapımında, vücut organlarının gelişimi ve onarımında, derinin sağlıklı ve güzel gelişimi gibi birçok sentez reaksiyonlarında görev alırım.

Yuvadan ayrılış

Havaların iyice ısınmasıyla olgunlaşmaya başladım. Bir sabah kiraz toplayanların, tutunduğum dala dokunmasıyla toprağa düştüm. Akşama kadar fark edilip alınmayı bekledim. Güneş batarken, kiraz ağaçlarına verilen suyun tesiriyle toprağa gömülüverdim. "Çürüyüp yok olacağım." derken, çekirdeğimin su alıp şişmesi ve çatlaması ile yeniden varlık âlemine adım attım. Embriyonik kök ve gövde gelişimi sonrası güneş ışınları arasında tekrar büyümeye başladım. Bir müddet sonra dallarım çiçeklendi. Etrafımda kuşlar, kelebekler ve bal arıları uçuşuyordu. Zamanla kiraz meyvelerinin arasında günlerim yeniden şenlendi.
Kaynak; http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/bir-kirazin-hikayesi-aralik-2010.htmlAli UĞUZ,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder